Görev Başında Uyuma

Bir kurumun, kuruluşun veya işletmenin toplum tarafından ilk göze çarpan temsilcisi, o yerin güvenlik personelidir ve bu sebeple firmanın imajı açısından güvenlik personelinin sergilediği duruş fazlasıyla önemlidir. Güvenlik görevlilerinin, güleryüzlü olmanın yanısıra, güven verici ve profesyonel bir imaj sergilemeleri gerekmektedir. Diğer şekilde, insanlar tarafından ciddiye alınmaları zorlaşır.
Düşük ücret, düzensiz çalışma saatleri, yetersiz çalışan sayısı, eğitim eksikliği ve şirket içi iletişim eksikliği gibi etmenler, kişinin işine olan saygısını ve bağlılığını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu faktörlere ek olarak, düzensiz çalışma saatleri sonucu ortaya çıkan düzensiz uyku alışkanlığı ve fiziksel yorgunluk, kişilerin görev başında uyuyarak profesyonel görünmekten uzak bir davranış sergilemesine davetiye çıkarmaktadır. Bu durumun ilk sorumlusu şirketin yönetim kademesi olarak görülebilir.

Güvenlik görevlileri yönetim tarafından düzenli olarak denetlenmeli, kontrol edilmeli ve eğitime tabi tutulmalıdır. Bulundukları ve görev aldıkları noktalarda görüntüleme sistemi ile kontrol edilebilir ve denetlenebilir, hatta, zaman zaman üstleri tarafından rastgele ziyaret edilebilirler. Bu farkındalığa ve bilince sahip olan güvenlik görevlisi de kendini her zaman uyanık ve canlı tutma çabasında olacaktır.
Bu konuda verilebilecek bir eğitim de, olumlu yönde değişimi sağlayabilmek adına önemli bir adım olacaktır.
Buna ek olarak düşünülebilecek bir başka alternatif ise, tek bir görev noktasında, belli periyodlarda birden fazla personel görevlendirmek olabilir. 2 kişinin entegre bir şekilde çalışması, kişilere dinlenme fırsatı yaratacak, yorgunluğu ve iş yükünü azaltarak dikkat seviyesinin artmasına yardımcı olacak ve daha kaliteli bir iş gücünün ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Kaynak: http://chameleonassociates.com

Güvenlik Sektöründe Sirkülasyon

Çalışan sirkülasyonu her sektörü etkilemekte, fakat bu etki güvenlik sektörünü etkilediği kadar fazla olmamaktadır. Çoğu sektörde çalışanların sirkülasyon oranı %15 ile %30 arasında seyrederken, ortalama bir özel güvenlik firmasında bu oran %100’ü aşmaktadır. Böylesine yüksek bir oran verilen hizmetin kalitesini düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda firmanın bütçesini de olumsuz yönde etkilemektedir.

SİRKÜLASYON ORANINI AZALTMAYI NASIL BAŞARABİLİRİZ?
Bir firmanın, güvenlik görevlisi sirkülasyon oranını azaltabilmesinin ilk adımı, personeli ve çalıştıkları şartlardan nasıl tatmin olabileceklerini anlamaktır. Sunulan şartlar ile çalışanın beklentilerinin nerede örtüşmediğini bulmak, çalışanın neden tatmin olmadığını daha iyi anlamaya yardımcı olur. Bu durum da, tarafları, birbirleri arasında karşılıklı fayda sağlayan bir ilişki oluşmasına bir adım daha yaklaştırır.
Personelden bilgi alabilmek için, “Nelerden hoşlanıp hoşlanmadıkları, ellerinde olsaydı yaptıkları işle alakalı neleri değiştirirlerdi?” gibi soruları barındıran kısa anketler yapılabilir. Geçmişte yapılan bu tip anketlerin sonuçları göstermektedir ki; stres, maaş, eğitim eksikliği, çalışanlara liderlik yapılmaması, iş güvenliği eksikliği, geri bildirim-ödüllendirme eksikliği, gelişime fırsat verilmemesi, saygı eksikliği gibi faktörler güvenlik görevlisi sirkülasyonundaki en önemli etkenlerden başlıcalarıdır. Bu faktörlerin çoğu, yönetimin kontrolünde olmamasına rağmen, bazıları kolayca değiştirilebilmekte ve çalışanlar üzerinde olumlu etki gösterebilmektedir.

Değiştirilebilir ve iyileştirilebilir faktörler arasında, çalışanları eğitme, işe alımlarda hassas yaklaşımlar ve benimsenen şirket kültürü gibi maddelerden bahsedilebilir.
İşe alımlarda daha dikkatli ve hassas davranmak, çalışan sirkülasyonunu azaltmada büyük ve uzun süreli bir etki sağlamaktadır. “En iyi” olmasa da “doğru” insanı bulabilmek, daha uzun süre çalışabilecek, daha üretken ve genel olarak daha mutlu personelle çalışma olanağı sağlamaktadır. Personelin geçmiş deneyimlerini öğrenmek o kişinin pozisyon için doğru insan olup olmadığı hakkında ciddi fikirler vermeye yardımcı olur.

Kişinin eğitim durumu ve geçmiş tecrübeleri, kişi hakkında her şeyi göstermese de, personelin görevde nasıl bir davranış tarzı sergileyebileceği hakkında fikir sahibi olmaya yardımcı olur.

Bir diğer anahtar nokta ise, personelden beklentinin,görevlerinin ve yapması gerekenlerin neler olduğunun, personelin kendisi tarafından tam ve doğru şekilde anlaşıldığından emin olmaktır. Bu beklentiler personele görüşme esnasında net bir şekilde aktarılmalıdır ki, kişi de işe başlamadan önce o işi isteyip istemediğine veya işin kendisine uygun olup olmadığına karar verebilmelidir.

Güvenlik sektörünü olumsuz anlamda etkileyen en önemli faktör “personelin eğitim eksikliği”dir. Kapsamlı bir eğitim, personelin ciddi hatalar yapma riskini azaltması, karşılaştığı durumlarla başa çıkabilmesi ve kontrolü sağlayabilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Diğer yandan, düzgün bir eğitim almamış personelin, yaptığı işlerde daha hazırlıksız ve daha güvensiz olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, personelin kendisi hakkında şüpheye düşmesine ve o işin kendisi için doğru olup olmadığını sorgulamasına sebep olmaktadır. Halihazırda, kurumun ve kişilerin güvenliğini sağlamaya çalışmak oldukça stresli bir görev iken, bir de endişe ve belirsizlik gibi negatif düşüncelere kapılmak, kişilerin işi bırakmaya karar vermelerinde büyük etki göstermektedir.

2015 Yılı Temmuz Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Ülkemiz, geride kalan seçim dönemine kadar son derece yoğun bir süreç geçirmiş ve yaşanan birçok sıcak gelişme ile gündemin nabzı sürekli yüksek kalmıştı. Seçim sonrası kısmen daha sakin bir gündem yaşanmasına rağmen yaşanan bazı gelişmeler tansiyonun tekrar yükselmesine sebep oldu.

Uzun süredir sonuca ulaşması beklenen çözüm sürecini sabote etme sabotaj çalışmaları ne yazık ki geçtiğimiz ayda devam etmiştir. Diyarbakır Valiliği’nin yaptığı açıklamaya göre,Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan ihbarı değerlendiren emniyet yetkilileri, PKK mensubu olduğundan şüphelenilen bir kişiyi şehrin işlek caddelerinden biri üzerinde durdurmuş ve yapılan aramada, sırt çantasının içinde, 3 adet tahribat gücü son derece yüksek boru tipi bomba ele geçirilmiştir. Aynı bölgede alınan diğer ihbarların değerlendirilmesi ile birlikte yapılan baskınlar sonucu; toplamda 17 adet aynı tip bomba ele geçirilmiştir.Ele geçirilen bombaların muhtemel toplumsal olaylarda,kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik saldırılarda kullanılmasının planlandığı değerlendirilmektedir.Yine, İstanbul ve Ankara merkezli olmak üzere baskın operasyonları düzenleyen emniyet yetkilileri, çeşitli illerde yaklaşık 20 örgüt üyesini gözaltına alırken çok sayıda da doküman ele geçirmiştir.

Uluslararası gündemde ise yine IŞİD yer almaya devam ediyor. Haziran ayı içerisinde Suriye’de bulunan muhalif güçler ile sıcak çatışma halinde bulunan IŞİD, çatışmalarını ülke sınırlarına çok yakın noktalara taşıdı. Sınıra yakın köylerden silah ve patlama seslerinin duyulmasından dolayı bölge sakinlerinin endişe duyması ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri sınır bölgesinde güvenlik önlemlerini en üst seviyeye çıkardı.TSK tarafından iki ülke arasında bulunan mayınlı bölge sayısı arttırılırken, yasadışı geçişlerin engellenmesi ve çatışmaların daha fazla ülke sınırına yaklaşmaması adına, sınır bölgesi çevresinde hendek kazı çalışmalarına başlandı.

Suriye’nin yanı sıra ölümcül saldırılarına Irak’ta da devam eden IŞİD’ın geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği çeşitli intihar saldırıları 20’ye yakın ölüm ve 40’a yakın da yaralanma vakası ile sonuçlanmıştır. Palmira antik kentini ele geçiren IŞİD’ın yapılan son açıklamalarında tüm kente bomba döşediği belirtilmiştir. Tüm bu gelişmelerin ardından, Ramazan Ayı’nın gelmesi ile birlikte terör örgütünün sözcüsü tarafından katliam çağrısı yapıldı. Hemen bu çağrı sonrasında örgütün Suriye’nin Haseke kentine yaptığı saldırılar sonucu 50 kişi yaşamını yitirmiştir. Saldırıların devam etmesi beklenmektedir.